• 5 yıl önce
  • 1232 Okunma
  • 0 Yorum

Obezite ve Tatlandırıcılar

Obezite, enerji alımı ile harcanması arasındaki dengenin bozulması sonucunda vücuttaki yağ kütlesinin artmasıyla oluşmaktadır.

 

 

Dünyada 2008 yılında 1,4 milyar fazla kilolu, 400 milyon obez saptanmışken bu sayı 2015 yılında 2,3 milyar fazla kilolu, 700 milyon obeze yükselmiştir. Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite sıklığı erkeklerde %20,5, kadınlarda % 41,0, toplamda fazla kilolu olanlar %34,6, fazla kilolu ve şişman olanlar %64,9, çok şişman olanların oranı ise %2,9 olarak saptanmıştır.

 

 

 

 

Özellikle kalp ve damar rahatsızlıkları başta olmak üzere endokrin (hormonal), sindirim ve solunum sistemi hastalıklarının da oluşmasına yol açabilen obezite, son yıllarda sedanter yaşam ve fast food tarzı beslenmeden dolayı hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde artış göstermektedir.

 

 

Şeker alımı ile koroner kalp hastalıkları arasında net bir ilişki tanımlanmıştır. Bu sebeple tatlı tat veren fakat kalori içeriği bulunmayan tatlandırıcı kullanımı giderek artış göstermektedir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) sakkarin, aspartam, asesulfam K, sükraloz, tagatoz ve steviol glikosidten oluşan 6 tatlandırıcıyı güvenilir olarak kabul etmektedir.

 

 

Fakat son yıllarda yapılan çalışmalarda tatlandırıcı içeren besin tüketimi (kola, gazoz, soda vs.) obezite gelişme riski ile ilişkili bulunmuştur. Bununla ilgili 3 mekanizma öngörülmektedir.

 

1)                 Tatlı tadın bağırsaklardaki reseptörleri uyararak glikoz emilimini ve insülin salınımını arttırması

2)                 Tatlandırıcıların bağırsak mikrobiyatasını değiştirmesi

3)                 Tatlandırıcıların beyin ve bağırsak arasındaki etkileşimi değiştirmesi

 

Asesulfam K'nın insan hücre çalışmalarında glikoz emilimini ve insülin salınımını arttırabileceği, sükralozun bağırsaktan salgılanan ve insülin salınımını da arttıran GLP 1 hormon salınımını arttırabileceği çalışmalarda gösterilmiştir. Kesin bir sonuca varılamamakla birlikte daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

 

Tatlandırıcıların kullanımı ile kilo kontrolü sağlanamamaktadır. Tatlandırıcıların genellikle işlenmiş gıdalarda bulunduğu unutulmamalıdır. Tatlı tat ile yeme isteği artmakta ve tüketim de doğru orantılı olarak artmaktadır. Çalışmaların henüz kesinlik kazanmadığı düşünülecek olursa şeker isteğini karşılamak için tatlandırıcı kullanmak yerine yeterli ve dengeli beslenme benimsenmeli ve bu isteği doğal yollarla karşılamalı.

 

 

Yemeklerin yanında kola, soğuk çay, gazoz gibi içecekler tüketme. Çayına ve kahvene tatlı tat katma! Emin ol ki doğal aromasına alıştıkça daha çok seveceksin.

 

Dyt. Doğa Peksever         

Stj. Dyt. Gizem Çakan

Bu yazıya henüz hiç yorum yapılmamış!

Yorum Yap